31 Aralık 2011 Cumartesi

2011'den izler..


2011 senesinin son günü..
2011 yılının,dünya genelinde nasıl bir iz bıraktığının küçük bir özeti bu video.
Yaşanan zaferler,yenilgiler;eğlencenin olduğu kadar gerginliğin de yaşandığı vakitler;mutlulukların tadıldığı,üzüntülerin yaşandığı dönemler;yaşama hoşçakal diyenler,yaşama merhaba diyenler; sisteme isyan edenler,boyun eğenler;çöküşler,zirveye çıkışlar..
İyisiyle kötüsüyle bir sene daha sona eriyor..Zıtlıkların olmadığı yerde yaşamdan bahsedemezsin..güzeli de tadarsın çirkini de..Mutlaka iyiliğin yanında kötülüğü de göreceğiz yine..
ama dileğimiz önümüzdeki senenin hayatımız da getirisinin çok,götürüsünün az olması..

5 Aralık 2011 Pazartesi

Büyük yönetmen hakkında küçük bir yazı

Biraz önce bir Burton filmi izledim.Farkettim ki bloğum da filmlerini tekrar tekrar izlediğim,hayran olduğum bu yönetmenden bahsetmemişim.
ee o zaman dedim, benim gözümden Tim Burton anlatılmalı..
Bugüne kadar çektiği tüm filmlerde masalsı anlatımı,ironik yaklaşımıyla birlikte olağandışı dünyasını ve bu dünyanın gotik atmosferini beyaz perdeye en iyi şekilde yansıtan isimlerden bir tanesi bana göre.
Kendine özgü bir sinema dili var.Burton'ın takipçileri film sahnelerine bakıp,filmin Burton'a ait olup olmadığını kolaylıkla anlayabilir.Benim ilk izlediğim Tim Burton filmi "Beetlejuice" idi.Filmi çok beğenmekle kalmayıp Tim Burton'a olan ilgim de bu filmle başladı.
Filmlerinde kullandığı animasyon tekniğiyle birlikte, çizdiği karakterlerin abartılı fiziksel özelliklere sahip olmasının yanı sıra size yakınlık duygusu veren insancıl tarafları da var.
"Vincent" animasyonu Burton'ın ilk göz ağrısı denilebilir sanırım.
Yönetmenliğinin dışında senarist,prodüktör,illüstratör ve yazar kimliklerini de vurgulamak gerekir.
Çalıştığı isimlere gelirsek,senarist olarak John August,oyuncu olarak da Johnny Depp ve Helena Bonham Carter söylenebilir.Bu isimler Burton'ın çalışma hayatı boyunca yanında olacak kişiler gibi görünüyor.Filmlerini izlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Bu arada 2012 de vizyona girecek olan Dark Shadows isimli filmini de dört gözle beklediğimi söylemeliyim.
Burton'un yaptığı işler göz ardı edilemez..
Seyredilir ve Hissedilir..

13 Kasım 2011 Pazar

Coldplay - Paradise


Coldplay ve Paradise parçası..
Chris Martin'i ve diğer grup üyelerinin fil !! olarak karşımıza çıktığı bu video klip Londra ve Güney Afrika da çekilmiş..Yönetmenliği Mat Whitecross'a ait..Mylo Xyloto isimli son albümlerinden çıkan ikinci single..Bu arada albümde ses getiren parçalardan biri de Rihanna ile birlikte yapılan düet Princess of China da dinlenmeli bence..

2 Kasım 2011 Çarşamba

Gotye ft Kimbra- Somebody That I Used To Know


Gotye'nin bu parçası bana göre 2011 senesinin en iyi parçalarından bir tanesi.Peki müziğiyle doyuma ulaştığımız bu güzel insan kimdir??
Küçük bir bilgi veriyim.1980 tarihinde belçikada doğmuş sonrasında 2 yaşındayken ailesiyle birlikte avusturalyaya yerleşmiş.Asıl isim Wouter De Backer ama sahnede Gotye ismini kullanıyor.2001 den beri müzik dünyasının içerisinde.Etkilendiği isimler arasında da başı çeken Depeche Mode.
2011 ağustos ayında yayınladığı son albümü "Making Mirors" tan bir parça.Video klibini de çok beğendiğimi söylemeliyim klibi çeken Natasha Pincus isimli bir yönetmen. Ayrıca albümünde etkili olan isimlerden bir tanesi Michel Gondry'miş (Eternal Sunshine of The Spotless Mind filminin yönetmeni denilirse belki daha iyi anlaşılır)Bu arada bu parçasında kendisine eşlik eden Kimbra'yı "settle down" isimli şarkısıyla tanıyanlar vardır.
Her neyse son yorumumu yapıyorum..De Backer müziği dinlenir:)

30 Ekim 2011 Pazar

Laurel & Hardy


Stan Laural & Oliver Hardy..
Bu iki isim yan yana gelince daha da anlamlı oluyor.Yarattıkları zıt ama birlikte olan karakterler slapstick türünde kendini gösteren isimler arasına girmeyi başarmış Laurel&Hardy ikilisi.Birinin ismini zikrettiğinizde diğeri otomatikman akla gelir.Dile kolay 106 film de birlikte rol almışlar.
1954 tarihinde yayınlanmış bir programda sinemanın unutulmaz ikilisinin röportajıyla "way out west dance" isimli videosunu paylaşıyorum.
İngiliz elektronik müzik grubu olan "Way Out West" sanırım Laurel&Hardy nin bu filminden etkilenerek  isimlerini bulmuşlar..

25 Ekim 2011 Salı

Bir zamanlar birleşmiş milletler de bir çocuk konuştu

1992 senesinde bir çocuk Rio de Jenerio'da Birleşmiş Milletler Zirvesinde bir konuşma yapar..yaptığı konuşma karşısında kendini savunmaya geçen bir kişinin olması imkansızz..
O tarihte 12 yaşında olan Kanadalı Severn Suzuki üç arkadaşıyla birlikte para toplayıp toplantıya geliyor ve alıyor mikrofunu eline. Suzuki yaptığı bu konuşma ile "dünyayı beş dakikalığına susturan çocuk" olarak tarihe geçiyor...
“Merhabalar, ben Severn Suzuki, Çevresel Çocuk Organizasyonu (ECO) adına konuşuyorum.
Biz Kanada’dan 12 ve 13 yaş gurubunda olan çocuklarız ve bir fark yaratmaya çalışıyoruz; Vanessa Suttie, Morgan Geisler, Michelle Quig ve ben. Buraya gelmek için gerekli parayı kendimiz topladık ve beş bin millik yolu, siz yetişkinlere, yöntemlerinizi değiştirmeniz gerektiğini söylemek için geldik.
Buraya hiçbir gizli amacım olmadan geldim. Ben geleceğim için mücadele ediyorum.
Benim geleceğimi kaybetmem, bir seçimi kaybetmek gibi bir şey değil. Ya da stok piyasasında birkaç puan kaybetmek değil. Ben burada bütün gelecek nesiller için konuşuyorum.
Ben, dünyanın her tarafında çığlıkları duyulmayan ve açlıktan ölmek üzere olan çocuklar için konuşuyorum.
Ben, dünyanın üzerinde gidecek başka yerleri kalmadığı için ölmekte olan sayısız hayvan adına konuşuyorum.
Ben, şimdi gün ışığına çıkmaya korkuyorum, çünkü ozonda delikler var. Havayı ciğerlerime çekerken korkuyorum çünkü içinde hangi kimyasallar var bilmiyorum. Eskiden Vancouver’da babamla balığa giderdik. Birkaç yıl önce her tarafı kanserli bir balık bulduk. Ve şimdi gezegenimizdeki hayvanların teker teker soylarının tükendiğini öğreniyoruz. Sonsuza kadar yok oluyorlar…
Hayat sürem içinde, sürüler halinde dolaşan vahşi hayvanları görebilmeyi düşlüyorum. Yabani kuşları ve kelebeklerle dolu yağmur ormanlarını… Fakat şimdi merak ediyorum bunlar benim çocuklarımın görebileceği zamana kadar bile dayanabilecekler mi?
Benim yaşlarımdayken böyle küçük şeyler için endişelenmek zorunda kaldınız mı? Bütün bunlar şimdi gözlerimizin önünde oluyor ve bizler, sanki elimizde sınırsız çözüm olanağı ve sınırsız zaman varmış gibi davranıyoruz. Ben sadece bir çocuğum ve bütün çözümlere tabii ki sahip değilim. Fakat farkına varmanızı istiyorum ki bütün çözümlere siz de sahip değilsiniz:

· Ozon katmanındaki deliği nasıl onaracağınızı bilmiyorsunuz.
· Su akımı öldüğünde Somon balığını nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.
· Şimdi soyu tükenmiş olan hayvanları nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.
· Şimdi yerlerinde koca çöllerin olduğu ormanları nasıl geri getireceğinizi bilmiyorsunuz.

Madem nasıl onaracağınızı bilmiyorsunuz, o halde lütfen bozmaktan vazgeçin!
Burada hükümetlerinizin temsilcileri olabilirsiniz, iş adamları, organizasyoncular, gazeteciler ya da politikacılar; fakat gerçekte siz annelersiniz ve babalarsınız, teyzelersiniz, amcalarsınız ve hepiniz birilerinin çocuklarısınız.
Ben hala bir çocuğum ama biliyorum ki hepimiz ailenin bir parçasıyız, 5 milyar gücünde daha geniş bakacak olursak 30 milyon tür gücünde ve hepimiz aynı havayı paylaşıyoruz, aynı suyu ve toprakları. Sınırlar ve hükümetler bunu asla değiştiremez.
Ben hala bir çocuğum ama burada aynı şeyin içinde olduğumuzu biliyorum ve tek bir dünya gibi tek bir amaca doğru ilerlememiz gerekir.
Kızgın olsam da kör değilim, korku içinde olsam da dünyaya nasıl hissettiğimi söylemekten korkmuyorum.
Benim ülkemde çok fazla israf var. Satın alıyoruz ve atıyoruz, satın al ve at gitsin ve kuzey ülkeleri henüz yoksul olanlarla paylaşmıyor. İhtiyacımızdan fazlasına sahip olmamıza rağmen, zenginliğimizin bir miktarını kaybetmekten korkuyoruz.
Paylaşmaktan korkuyoruz…
Kanada’da ayrıcalıklı bir yaşam sürüyoruz. Çokca yiyeceğimiz, suyumuz ve barınağımız var. Saatlerimiz, bisikletlerimiz, bilgisayarlarımız ve televizyonlarımız var. Bu listeyi bitirmek iki gün alabilir.
İki gün önce burada Brezilya’da, sokakta yaşayan çocuklarla birlikte vakit geçirdik ve gerçekten şok olduk. Bu çocuklardan bir tanesi şöyle dedi: “Keçke zengin olsaydım. Eğer zengin olsaydım, bu sokaklarda yaşayan bütün çocuklara yiyecek, elbise, ilaç, sığınacak bir çatı, sevgi ve şefkat verebilirdim.”
Sokakta yaşayan ve hiçbir şeyi olmayan benim yaşımdaki bir çocuk paylaşmaya bu denli gönüllüyse, neden biz her şeye sahip olanlar hala bu kadar açgözlüyüz?
Benimle aynı yaşta olan bu çocukları düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum, nerede doğmuş olduğunuz nasıl da büyük farklar yaratıyor. Ben de onlardan birisi olabilirdim, Rio’nun Favellas bölgesinde yaşayanlardan. Ya da Somali’de açlıktan ölmek üzere olanlardan birisi olabilirdim. Ortadoğu’da savaş kurbanı olanlardan birisi veya Hindistan’da bir dilenci…
Ben henüz sadece bir çocuğum, ama savaşlar için harcanan onca para yoksulluğun ve çevresel çözümlerin bulunmasında kullanılsa, dünyanın nasıl harika bir yer olabileceğini biliyorum.
Okullarda, hatta anaokullarında bile bize nasıl davranacağımızı öğretiyorsunuz: 


· diğerleriyle kavga etmeyin,
· çalışkan olun,
· diğerlerine karşı saygılı olun,
· dağıttığınızı toplayın,
· diğer canlılara zarar vermeyin,
· paylaşın, açgözlü olmayın.

Peki madem öyle, bize yapmamamızı söylediğiniz şeyleri neden sizler yapıyorsunuz?
Bu toplantıya katılan sizler sakın unutmayın bunu kimler için yaptığınızı, bizler sizin kendi çocuklarınızız. Nasıl bir dünyada yetişeceğimize sizler karar veriyorsunuz. Ebeveynler çocuklarını rahatlatabilmek için “Her şey güzel olacak” diyebilmeli ve “Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz” ve bir de “bu dünyanın sonu değil”…
Ama artık bunları söyleyebileceğinizi sanmıyorum. Sizin öncelikler listenizde bile yer alabiliyor muyuz?
Babam her zaman “Sen yaptığın şeysin, söylediğin değil” der ve sizin yaptıklarınız geceleri beni ağlatıyor.
Siz yetişkinler bizleri sevdiğinizi söylüyorsunuz. Size meydan okuyorum, lütfen yaptıklarınız sözlerinizi yansıtsın…

Teşekkürler.” 



Bu konuşmanın ardından sadece bu insan tebrik edilirdi.
Peki Severn Cullis'e noldu ne yapıyor şuanda?? 
Bu sözleri dile getiren kişi Yale Üniversitesinde ekoloji üzerine eğitimini tamamladıktan sonra Discovery Channel da çocuklara yönelik bir televizyon serisi yaptı.Çocukların sesi olarak nitelendiriliyor
evli ve bir çocuk sahibi şuanda.
aktivist,şair

15 Ekim 2011 Cumartesi

Sweet Dreams - Beyonce (Piano Acoustic Cover)


Dinlerken etkilendiğim bir cover ı paylaşıyorum..Beyonce'nin "sweet dreams" parçasını yorumlayışını çok beğendim.Piyano ve sesin uyumu çok iyi..

30 Ağustos 2011 Salı

work is not...

Çalışmak ne değildir.
Bir sanat galerisine gittiğimizde ilgimi çekmişti.
Hoşuma giden bu çalışmayı fotoğraflayıp paylaşmak istedim.
Work is not me, work is not you!!!!

18 Ağustos 2011 Perşembe

Foster The People - Pumped Up Kicks


all the other kids with the pumped up kicks
you'd better run better run,better run,outrun my gun..
Los angeles'tan çıkan 2009 senesinde kurulan Foster The People isimli indie pop grubu..Kurucusu Mark Foster'ın Kanye West gibi isimlerle çalıştığını okumuştum..Asparagas bir haber olma olasığı var mı,emin değilim ama yine de paylaşmak istedim..
Grup dinlenir bencee..

bu isimlerle sohbetin bitmeyeceği bir gün geçirseydim..

Bugün arkadaşımla sohbet sırasında Ayhan Sicimoğlu adı geçti..Dedim severim hatta onun deyimiyle hastasıyım,şunu belirtmekte de fayda var programında "hastasıyım" en çok kullandığı sözcüklerden bir tanesi olduğu için kullandım:) Oturupta sohbet edilmesi gereken isimlerden bir tanesi benim için..
Hatta ve hatta şöyle bir hayalim var:
Ayhan Sicimoğlu,Vedat Milor,Aydın Boysan,Müjdat Gezen,Erol Günaydın,Doğan Hızlan gibi isimlerle aynı masada oturup sohbet etmek..Sohbetin tükenmeyeceği bir masa olacağı kesin..Hepsi kendi işinin ehli,farklı karakterler ve hayatı en iyi tanımlayacak görmüş geçirmiş isimler arasında bence..Onlarla geçireceğim birkaç saatlik sohbetle sanırım yaşabileceğim en güzel deneyimi elde etmiş olurdum..
Bir gün hayalini kurduğum bu masayı görebilirmiyim dersiniz..Zor mu dediniz ama ütopik değil en azından:)..Belki bir gün, hayat bu sonuçta süprizlerle dolu..
Hıııı evet Burcu tabi öyle..Bu masanın çevresinde bu insanları görürsün..Sen hayalini canlı tut gerisini zamana bırak..Belki bu yazıyı okurlar,belki bu insana bir iyilik yapalım derler ve bir araya gelirler değil mi!!
Hayalim gerçek olsa olsa olsaaa:)

5 Ağustos 2011 Cuma

kararsızlıkkk...

Bir şansı tepmiş olabilirmiyim diye düşünüyorum şu anda..umarım doğru kararı almışımdır..önüme gelen iki seçenek vardı..birinden birine ok demem gerekiyordu..dünden beri yedim durdum kendimi..bir tarafta sabit bir hayat diğer tarafta mobil bir hayat..ben sabit olanı seçtim..ama diğer taraftan iyi bir ünvanı elimin tersiyle ittim..karar vermek gerçekten o kadar kolay olmadı..
bir şekilde artık karara bağlamam gerekiyordu,sonuçlandı..doğru birşey olmasını ümit etmekten başka birşey yapamam artık..işe başlıyacağım zaman bunu daha net görecemm...

27 Temmuz 2011 Çarşamba

The Zutons - Valerie


Mark Ronson ve Amy Winehouse'un Valerie çalışmasından sonra The Zutons'un yorumunu da beğendim..Ayrıca bu ingiliz grubun "pressure point" isimli parçası da dinlenmeli diyorum..İlk The Zutons u bu parçayla tanımıştım..

26 Temmuz 2011 Salı

yaratıcılık derim buna..

Geçenlerde bir moda programında denk geldim..Güneş Dericioğlu..Tasarımcı ama gerçek olanından..Pantolona,çantaya iki fiyonk takıpta tasarımcı oldum diyenlerden değil,son zamanlarda elini sallasan tasarımcıyım diyen çok kişiye denk gelirsin çünkü.Tasarım eşittir yaratıcılık,hayal gücünün harekete geçtiği noktadır..Moda otoriteri değilim haddime değil ama bu görüş de onaylanır bence..

Bana göre bu işin hakkını veren birisi..Çanta tasarımları gerçekten çok güzel ben hayran kaldım..Yaratıcılıkta sınır tanımadığını çantalarına bakarak görebilirsiniz..Hotiçlerde İstanbul koleksiyonu bulunuyor ama fırsatım olursa kendi mağazasına da gidip bu özel,güzel tasarımları yerinde görmek istiyorum hatta almak istiyorumm:)
İstediğin forma sokabileceğin aynı zamanda havası olan bir çanta mı istiyorsun..Al işte sana bu niteliklere fazlasıyla sahip çantalar..

24 Temmuz 2011 Pazar

'Back To Black'


Sadece iki albümüyle yetineceğiz..Amy Winehouse hayata hoşçakal dedi..sesinin ve yaptığı müziğin kalitesi bence tartışılmaz..
back to black albümü ve aynı isimli videosu..
bu sesi dinlemek güzel..

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Çöplükten çıkan sanat bu olsa gerek..




Vik MuNiZ..yukarıda ilk fotoğrafta görülen isim fotoğrafçı,tasarımcı kısaca iyi bir sanat adamı..İzlediğim belgesel filmi "Waste Land" ile varlığından haberdar olduğum bir isim..Yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğan sancılı bir yaşam süren ancak şu zamanda en çok konuşulan isimlerden biri olarak kendini göstermek her baba yiğidin harcı  değil..Yaptığı işleri,çalışmaları öğrendikten sonra bu noktaya gelen böyle adamların önünde saygıyla eğilmek gerekir diye düşünüyorum..
Çalışmalarında daha çok materyal kullanan Muniz'in "pictures of garbege" isimli bu çalışmasını Lucy Walker "waste land "belgeseliyle büyük bir kitleye ulaştırdı. Bu belgesel aynı zamanda 2010 belgesel film dalında da aday gösterilmiş..Bence oscarı alması gerekirmiş:)
İzlerken gerçekten çok duygulandım..Rio'da gramaço'daki dünyanın en büyük çöplüğünde çalışan insanların yaşadıkları hayatın içerisine girerek, onları anlamaya çalışarak etkisi çok büyük olan bir çalışma ortaya çıkmış.. Muniz'in ve geri dönüşüm toplayıcılarının yaptığı bu çalışma izlenmeye değer..Çöpten sanat olmaz demeyin sakın..
99, 100' DEN Eksiktir :)

2 Temmuz 2011 Cumartesi

Beni bağrına bass!!!



Patricia Piccinini..
Avusturalyalı, hiperrealizm akımının temsilcisi olan bir heykeltraş..Hiperrealizm akımı fotorealizm,aşırı gerçekçilik olarak da adlandırılıyor.Benim de yeni öğrendiğim bu akıma göre sanat yapıtına özgü uzamların gerçek olanları elden geldiğince yansıtabilmesi sağlanıyor.Patricia gibi aşırıgerçekçi heykeltraşlar da insan bedeninin ya da farklı cisimlerin,hayvanların kalıplarını oluşturuyorlar.
Yukarıdaki resimler Patricia Picinini'nin "beni bağrına bas" isimli sergisinden..İnsanın diğer canlılarla olan ilişkisini konu alıyor.figürlere başta bakıldığı zaman korkutucu ya da tiksindirici bir his versede,olayı geniş açıdan değerlendirdiğin zaman dost canlısı koruyucu bir izlenim oluşturuyor sanırım.
doğadaki ikliliklere zıtlıklara dikkat çekiyor.
Farklı bir çalışma..

23 Haziran 2011 Perşembe

Selah Sue - Raggamuffin


Uzun zamandır radyoda dinlediğim bir parçaydı ama kime ait olduğunu bilmiyordum.. Neyse ki geçte olsa öğrendim ve paylaşmak istedim.. 89 belçika doğumlu bir müzisyen Selah Sue..Soul müziğin iyi isimlerinden birisi olacak gibi görünüyor.. 2008 yılında yayınladığı EP ile adını duyurmuş aslında.. Bu arada Cee Lo Green ile de bir düeti var..Green'in "Lady killer" albümündeki Please parçası..dinlemek lazım..

24 Mayıs 2011 Salı

geziden küçük notlarrr...


En son geziye çıkmadan önce yapılacaklardan bahsetmiştim..Sonunda gezi gerçekleşti..Trenle yapılan rahat yolculuğun ardından,trenden iner inmez haritalar açıldı ve adres aranmaya başlandı..Sora sora Bağdat bulunur derler ya,işte bizde sora sora otelimizi bulduk..Yerleşip biraz dinlenmenin ardından artık keşif başlasın dedik..Geziye damgasını vuran en önemli şey ayaklarımız oldu sanırım..Hala sağlam kendinde,onlara çok şey borçluyum,çünkü bu kadar yürüdüğümü hiç hatırlamıyorum:)
Görülmesi gezilmesi gereken yerlere gittik hatta bir kez diil birkaç kez gittik..Burda ayrıntıya girmiyorum, demek istediğimi bnmle birlikte olanlar anlamıştır:)
Zamanı iyi değerlendirdik..bol bol fotoğraf ve video çekimleri yapıldı gezi boyunca..Gitmeden bir gün önce akşam bir yere gidip müzik dinleyelim bir şeyler içelim diye düşündük..Nehrin kıyısında live müzik yapan bir mekan vardı..Müziğin ve manzaranın güzelliğine kapılıp,hemen oturduk..bu sırada alman bir grupla tanıştık sohbetle birlikte zamanın nasıl geçtiğini anlamadık desem yeridir.
Bu arada bir arkadaşımızla buluşacağımı daha önceki yazımda belirtmiştim..Buluştuk mu evet ama bizim gideceğimiz gün kısa süreli bir buluşma gerçekleşti..Bazı durumlardan ötürü bir günlük rötarı olan bir görüşme oldu..zamanında burda olsaydı daha güzel olurdu tabi ama yine de hiç görmemekten iyidir.
Bir iki saat vakit geçirdik,dolu dolu geçen iki saatin ardından ayrılma vakti geldi..valizi almak için otele gidecektik,aslında bu eylemi gerçekleştirmek için geç bile kalmıştık..neyse gidip aldık ama trene yetişmek için seri olmamız şarttı,vakit kaybetmiştik çünkü..Hızlı davranalım dedik ama yanlış yöne sapmışız farkında olmadan.
Sonrasında birkaç kişiye istasyona nasıl gidebileceğimizi sorduk..ee aldığımız yanıtların hiçbiri birbirini tutmuyor ingilizcelerini anlamakta zor zaten..biri sağı gösteriyorsa diğeri solu gösteriyor..
Bu yol bulma eylemi en sonunda gerçek bir klavuza denk gelerek sonlandı:)
Kısa sürede nasıl gidebiliriz diye sorduk metroyu kullanmamız gerektiğini,yürüyerek 15 dakikayı bulacağını söyledi..Bizim o kadar vaktimiz yoktu bununla birlikte kurom da kalmamıştı ki büyük hata..Üzerimizde ki parayı çevirecek yer de yoktu..bayan bizim telaşlı halimizi görünce,yardımcı olmaya karar verdi..Metroya gittik,harita alıp inilecek olan durağı gösterdi ve gitti..
Yardımı gerçekten büyük oldu,onunla karşılaşmasak tren saatine yetişmemiz imkansız olacakmış..Gerçi tren de yarım saat rötarlı kalktı ama o telaşı yaşamaktansa beklemek en iyisi..
Sonu biraz telaşlı da olsa güzel bir zaman dilimi daha hafızaya kazındı..

17 Mayıs 2011 Salı

burcu'nun düşünceleri: yolcu kalmasın..

burcu'nun düşünceleri: yolcu kalmasın..: "ne zamandır kendimi bu kadar rahat hissetmemiştim sanırım.Bir süreliğine kardeşimin yanına geldim, iki aydır görmüyordum,birlikte vakit geçirmek iyi geldi bana.Bu arada az zaman kaldı cumartesi eve dönüş gerçekleşecek biraz daha kalmak istiyordum ama yapılacak işler var ve erteleme gibi bir lüksüm yok.O yüzden birlikte geçirdiğimiz vakti iyi değerlendirmeye çalışıyorum,çalışıyoruz. Bu süreç içerisinde bol bol dolaştım, gelmişken oturmak olmaz. Ülke sınırlarından çıkış bir kez gerçekleşti, Ortaçağ atmosferini yaşabileceğiniz bir şehir turu yaptık:) 
Şimdi de iki günlük bir gezi programı ayarladık. Otel rezervasyonu yapıldı.Gidilecek olan yerler belirlendi.Geziyi güzel kılan taraflarından birisi de gittiğimiz yerde yakın bir arkadaşımızla buluşmamız olacak,uzun bir zaman diliminin ardından farklı bir ülkede görüşmek değişik bir duygu olacak gibi.Tanıdığın ve sevdiğin insanlarla birliktesin.Böyle bir süreç içerisinde, sıkılmak sözcüğünü lugattan çıkarmak gerekir.Yani gezi eğlenceli geçecek gibi görünüyor..
Şimdi yapılması gereken şey sabah erken kalkıp hazırlanmak ve vaktinde trene yetişmek olacak.
Bunun için de benim uykuya dalmam gerekiyor..
Güzel günler bizi bekler :)

The Kooks - Kids [Mgmt Cover]

İngiliz indie rock grubu olarak bilinen The Kooks 2004 yılında kurulan bir grup..Söyledikleri parça aslında kendilerine ait değil MGMT isimli grubun Kids isimli bir parçasını yorumlamışlar..Yorumları hoşuma gittiği için paylaşmak istedim,yanlız parçanın asıl sahibinden de parçayı dinleyin derim..

14 Mayıs 2011 Cumartesi

burcu'nun düşünceleri: beklentinin üstü..

burcu'nun düşünceleri: beklentinin üstü..: "Bir proje için yurt dışına çıktım.Beklediğimden çok daha farklı bir ortamla karşılaştığımı söyleyebilirim, güzel bir atmosferin içerisindeydim. Farklı kültürden insanlar,onların dünyaya bakışı,davranışları hakkında bir şeyler öğrenmek. Bir kez daha gördüm ki değerlendirme yaparken sadece kulaktan dolma bilgilerle hareket edersen fazla yol alamazsın bir yerde tıkanırsın.Bazı şeyleri görerek değerlendirmek en sağlıklısı belki de
Farklı kimliklerle birlikte bir şeyler yapmaya çalıştık.Sonucunu da elde ettik.Etkili,eğitici ve eğlenceli bir süreç yaşadığımı söylemeliyim.
Türkiye'den katılan birkaç arkadaşım vardı. Onları da tanımak büyük bir şans oldu benim için. Hepsi renkli karakterlerdi.Grubu grup yapan isimler bir araya gelmişti!!
Takım liderimiz bir profesördü.Dolu bir kişilik olmasıyla birlikte eğlenceli bir insan olması belki de az rastlanır bir durumdur akademik çevrede.Bu yüzden tanımak büyük bir şans oldu.
Yoğun geçti çok fazla gezme şansımız olmadı ama olan süreci de çok iyi değerlendirdiğimizi söylemeliyim.
Arkadaşımla birlikte bilmediğimiz bir şehirde kaybolma şansını yakaladık.Ben bunu şans olarak değerlendiriyorum.Çünkü bilmediğin bir yerde kaybolmak, keşfe çıkmak gibi bir şey oldu bizim için!!
Beklentinin üstünde olan bir zaman dilimiydi..
Bu zamanı hatırlatan ve birlikte olduğumuz sürece dillerden düşmeyen bir kelimeyi de yazmak istiyorum.
kadehler kalksın,hep birlikte
NA ZDROWİE!!! 

28 Nisan 2011 Perşembe

burcu'nun düşünceleri: Senaryo gereği..

burcu'nun düşünceleri: Senaryo gereği..: "Geçenlerde internet üzerinden yayınlanan ve birçok kişi tarafından paylaşılan,özellikle bayanlar tarafından olduğunu söylemekte yarar var, bir videoyu izledim.
Bir adamın, kız arkadaşına olan sevgisini göstermek için,tüm dünyayı dolaştığını ve gittiği yerlerde farklı kültürlerdeki insanların aracılığıyla sevgisini dile getirdiğini ve sonunda evlenme teklifini yaptığını seyrettim.
İzlediğim zaman hoşuma gitti.Şanslı kız dedim ama herşey bir reklamdan ibaretmiş..ne yazık..
Kısa ve öz olsun..Bir kez daha en güzel aşkların senaristlerin kaleminden çıkan aşklar olduğunu gördüm..:)

27 Nisan 2011 Çarşamba

burcu'nun düşünceleri: Blogun açılması adına..

burcu'nun düşünceleri: Blogun açılması adına..: "Google ve Digitürk arasında yaşanan problem blogspotlara yansıdı, kapandı.Anlaşılacağı üzere kurunun yanında yaş da yanmıştı.Ben bir yaş olarak üzültümü dile getirmek istedim geçte olsa..
Şimdi açılıp açılmadığını kontrol etmek için giriş yapmıştım..Şoookkk..tabi beklemiyordum..
Her açtığımda olumsuzlukla karşılaşmaya bünyem alışmıştı.Açıldığını görünce şaşırdım haliyle..
Google dan ricam, bir daha böyle bir durum yaşanırsa, bizi karıştırmayın lütfen..:)

28 Şubat 2011 Pazartesi

burcu'nun düşünceleri: Oscarcıklar onların oldu...

burcu'nun düşünceleri: Oscarcıklar onların oldu...:
"Ve oscarlar sahiplerini bulur.
Anne Hathaway ve James Franko nun sunumunu yaptığı törende,geceye damgayı vuran film The King's Speech oldu.En iyi yönetmen,en iyi erkek oyuncu,en iyi film ve orijinal senaryo ödüllerini aldı.Önemi büyük olan ödülleri kaptı.Yani Kralın gecesi oldu..
David Fincher yönetmenlik dalında güçlü bir adaydı.Golden Globe tan sonra bu ödülü de o alır diye bakılıyordu ama Tom Hooper ile birlikte bu sene ingilizler oscara damgasını vurdu desek yeridir:)
En iyi yabancı film Javier Bardem'in oynadığı Biutiful olur diye düşünülürken,ödül Danimarka'nın oldu.Golden Globe'un ardından bir de oscarı kucakladı Danimarka In A Better World filmiyle.
En iyi erkek oyuncu da olduğu gibi kadın oyuncuda da tabiki şaşmadı,ödül Natalie Portman'ın oldu.
En iyi yardımcı erkek ve kadın oyuncu ödüllerini The Fighter daki Christian Bale ve Melissa Leo aldı.
Uyarlama senaryo dalında da tahminler doğru çıktı, The Social Network un oldu.
Sanat yönetmenliği dalındaki ödül Alice in wonderland e Robert Stromberg ve Karen O Hara'nın,Görüntü Yönetmeni dalındaki ödül de Inseption Wally Pfister ın oldu.
En iyi animasyon da Toy Story'ye,en iyi belgesel Insıde Job,en iyi kısa metraj animasyon The Lost Thing,kısa film dalında oscarı God Of Love aldı..
Aslında birkaç alanda daha var ödül alan ama önemli olanları verdim zaten.
Bir oscar töreni daha sona erdi.Esenle kalınız.."

27 Şubat 2011 Pazar

burcu'nun düşünceleri: Oscarlık bir gün..

burcu'nun düşünceleri: Oscarlık bir gün..:
"Bugün 83. oskar ödül töreni yapılacak..Film eleştirmenleri ve film meraklısı çoğu kişinin oscar heykelciğini alacak kişiler konusunda fikri aynı..
En iyi erkek oyuncu dalında Colin Firth favori gösterilirken,
En iyi kadın oyuncu dalında Natalie Portman,
En iyi yönetmen dalında David Fincher,
En iyi film dalında The Social Network ya da The King's Speech
En iyi yabancı film dalında Javier Bardem'in başrolünde olduğu Biutiful isimli Meksika filmi,
En iyi özgün senaryo dalında David Seidler The King's Speech filminin senaryosuyla,
En iyi uyarlama senaryo dalında 127 hours filminin senaristliğini ve aynı zamanda yönetmenliğini yapan Danny Boyle ve İngiliz senarist Simon Beaufoy'un ya da The Social Network filminin senaryosunu yazan Aaron Sorkin'in olabilir.
En iyi yardımcı kadın oyuncu Helena Bonham Carter The King's Speech'deki rolüyle,
En iyi yardımcı erkek oyuncu Christian Bale The Fighter'daki rolüyle oskarı kaldırma ihtimali yüksek olan isimler..
2011 Golden Globe ödül töreni de aslında oskarı kaldıracak isimler konusunda öngörü kazandırdı gibi ama birebir aynı isimler tekrar ödüle kavuşur denilemez.
Bakalım yapılan tahminlerin kaçta kaçı doğru çıkacak.
En iyisi bu akşam töreni izleyip, and the oscar goes to...kısmına odaklanmak.:)"

She&Him -- In the SUN


she&him 2006 senesinden beri müziğini paylaşan amerikalı indie folk grubu..Zooey Deschanel ve M.Ward'ın oluşturduğu grup Volume One ve Volume Two isimli iki albüme sahip..
2010 senesinden çıkardıkları ve benim favori parçalarımdan bir tanesi olan in the sun parçalarını paylaşmak istedim..
Bu arada zooey deschanel'i müziğin dışında oynadığı filmlerden de tanıyoruzz..Almost Famous,Yes Man benim izlediklerim arasında olanlar..

24 Şubat 2011 Perşembe

BÜYÜK ŞEHİRLER, küçük insanlar



Büyük şehirler ve küçük insanlar..
İngiliz sokak sanatçısı Slinkachu tarafından yapılan çalışmalardan birkaçı..
Amaç çevrede olup bitenler hakkında farkındalık yaratabilmek.Ben çalışmalarını çok beğendim.En son İtalya da Fame festivalinde sergilenen çalışmaları oluyor bu fotoğraflar.

19 Şubat 2011 Cumartesi

Alev Lenz - Guys With Guitars


Alev Lenz dinlemekte geciktiğim bir isim.Bir seneyi yakındır çıkmış bir albüme sahip bu insanı ben daha yeni keşfettim.Kesinlikle dinlenmeli.Dinlerken sizi bir hikayenin içine sürüklüyor.Dinlemeye değer parçalara sahip bu insanı şarkılarıyla tanıma vakti..

burcu'nun düşünceleri: Çıkacak sosyoloji kitabına ne olur?

burcu'nun düşünceleri: Çıkacak sosyoloji kitabına ne olur?: "Sosyoloji mezunları grubundan aldığım bir maili paylaşmak istiyorum.
Milli eğitim bakanlığının yeni sosyoloji kitabı,lisede öğrencilere okutmayı planladıkları kitap,büyük bir çalışma sonucu oluşturulmuş.Bu emek gözardı edilemez gerçekten.Kopyala yapıştır.
Bazı internet sitelerinden alıntıların yapıldığı bununla birlikte yandaş medya diye tabir edilen: Yeni Şafak,Bugün,Taraf,Yeni Asya gibi gazetelerden alınan yazılar,Recep Tayyip Erdoğan'ın Konya'daki bir adalet sarayının açılışında yaptığı konuşması kitapta yerini almış.
2006 senesinde de Burhan Kuzu ve Nevzat Pakdil ders kitaplarına girmiş ancak tartışmaların ardından sözleri kitaplardan çıkarılmış.
Kitabın geleceği var mı yok mu?
Yoruma açık bir durum bu da ve tartışılır.
Ben devlette çalışan bir öğretmen olsaydım kitabı öğrencilere okutmayacağım bir gerçek."

18 Şubat 2011 Cuma

burcu'nun düşünceleri: Büyük yazarların gizlenmiş hayatlarına baskın yapı...


burcu'nun düşünceleri: Büyük yazarların gizlenmiş hayatlarına baskın yapıyoruz..kim,kiminle,nerede,nasıl.: "Şu anda okuduğum bir kitap üzerine yorumda bulunmak istiyorum."Büyük Yazarların Gizli Hayatları" isimli kitap.
İsminden de anlaşılacağı üzere kitabın içeriğinde dünyaca tanınmış yazarların edebi bakış açıları irdelenmiyor.Bunun yerine,onların bilinmeyen özelliklerini yansıtıyor kitabın yazarı.Aslında magazinsel tarafı ağır basan bir bakış var gibi.Okumaya başladığımda bu kadar olur mu dedirtecek yorumlarım oldu,olmadı değil..İçimden bu kadarını nereden biliyor olabilir dedim.Acaba olayları dile getirişte biraz abartı olabilir mi diye kendi kendime sordum.Kitabın size katacağı çok bir şey yok aslında,zevkine okuyabileceğiniz bir kitap.
Her neyse okunabilir bir kitap yine de.Eğer ilgi duyduğunuz edebi isimlerin normal yaşamlarında nasıl bir profil çizdiklerini merak ediyorsanız,bu durum ilginizi çekiyorsa okuyun derim.Yazarlar karikatürize edilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor.Bu da biraz daha ilgiyi arttırıyor.
Hemingway'den, Shakespeare'e, Twain'den, Kafka'ya bir çok ismin hayatlarından bir kesit sunuluyor.."

8 Şubat 2011 Salı

burcu'nun düşünceleri: Betül Mardin'den tavsiyeler...

burcu'nun düşünceleri: Betül Mardin'den kadınlara tavsiyeler...: Çok önceden okuduğum bir yazıydı aslında..ama şimdi burada da paylaşmak istedim..okumayanlar okusun..
  • Her sabah spor yapacaksın.Günaşırı filan değil evladım.Her sabah..
  • Hep çalışacaksın..Üreteceksin..Beynin meşgul olacak,hep koşturman gereken işler olacak..
  • Günceli takip edeceksin.Haber izle, dergi, kitap, gazete oku.Gündemi yakala.Her konuda kendini update et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.
  • Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)
  • Çocuk meselesine gelince...Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek,onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder.Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.
  • Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!
  • Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç düşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.
  • Olumlu olacaksın.
  • Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.
  • Erkeklere gelince,aynı anda birkaçını sevmeyeceksin.Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!!